M
Mistycasino
Administrator
Yönetici
Derleyen: Betül Topaklı / Milliyet.com.tr -Thomas Knight, 1965 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Maine eyaletinde doğdu. Dört ağabeyi ve bir kız kardeşiyle büyümesine rağmen oldukça içine kapanık bir çocuk olan Christopher, yalnız vakit geçirmeyi çok severdi. Boş zamanlarının çoğunu açık havada balık tutarak veya ormanları keşfederek geçiren Christopher, çevresi tarafından sessiz bir genç adam olarak tanınıyordu. El becerilerinde de oldukça iyiydi, bu nedenle mekanik ve elektroniğe erken yaşta ilgi duymaya başladı. Okuldan sonra kısa bir süre elektronik alanında mesleki bir programa katıldıktan sonra, 1986 yılında ev güvenlik sistemleri montajcısı olarak çalışmaya başladı. Bu meslek ironik bir şekilde ona tespit edilmekten nasıl kaçınacağını öğretti. Düzenli bir işte çalışmasına rağmen modern yaşamın gereklerinden giderek uzaklaştığını hissediyordu. Bu durum, bir gün haber vermeden işinden istifa edip her şeyi geride bırakmasına neden olacaktı. Öyle de oldu. Aletlerini iade etmek veya ailesine haber vermek zahmetine bile girmeden, son maaşını çekip şehirden ayrıldı.
Alıntı Metni
GİDİP ORMANA YERLEŞTİ
Genç adam sonunda en yakın tatil kulübelerinden yaklaşık bir mil uzakta, Kuzey Göleti yakınlarındaki küçük bir açıklığa yerleşti. Konum idealdi: Sık orman örtüsü, doğal saklanma için kayalar ve sığınağını görünmez kılan hafif bir çukurluk. Ağaçların arasına gerdiği brandalarla geçici bir kamp kurdu, havayı görmeyi ve yağmur sesini bastırmayı amaçlıyordu. Eşyaları yosun ve yapraklarla kaplıydı. Kısa bir mesafeden bakıldığında, kamp çevredeki ormanla kusursuz bir şekilde bütünleşmişti. Kamp alanı teknik olarak özel mülk olsa da aslında toplumdan o kadar da uzak değildi. Ancak arazinin engebeli yapısı nedeniyle kimse kamp alanına ulaşamazdı. Bu durum, Christopher’ın hayatta kalmasını daha da dikkat çekici hale getirdi.
NASIL HAYATTA KALDI?
"National Geographic'everdiği bir röportajda halkın Christopher’a 'Jarsey' dediğini söyleyen Yazar Michael Finkel, “Geyiklerin bile içinden geçemeyeceği kadar yoğun, yön bulmayı güçleştiren, patikasız, kayalıklarla dolu bir ormanda yaşıyordu. İyi bir doğa insanıyım ama burayı bulmaya gittiğimde ellerimi kestim ve yürüyüş ayakkabılarımı yırttım. Ancak o geceleri bu ormanda tamamen sessizce yürüyebiliyordu" dedi. Peki Christopher, 27 yıl boyunca ormanda nasıl hayatta kalmayı başarmıştı?
Christopher, sosyal anlamda toplumu geride bırakmış olabilirdi ancak kendi temel ihtiyaçlarını göz ardı edemezdi. Toplum da yiyecek, su ve giyim gibi temel ihtiyaçların kolayca karşılanabileceği bir yer olduğundan, mecburen hırsızlığa yöneldi. En başından beri fark edilmemeyi en önemli görevi olarak görüyordu. Kışın ortasında bile, dumanın yerini ele vermesinden korktuğu için asla ateş yakmıyordu. Sıfırın altındaki sıcaklıklarda, sıcak tutmak için kat kat çalıntı uyku tulumları ve giysiler kullanıyordu. Akıl sağlığını korumak için sıkı bir günlük rutine bağlıydı. Gün doğumundan önce uyanıyor, kampının çevresini kontrol ediyor, saatlerce okuyor, basit yemekler pişiriyor, temizlik yapıyor ve gün batımında uyuyordu. Boş tatil evlerinden, yaz kamplarından ve depolardan konserve yiyecekler, propan tüpleri, piller, giysiler, kitaplar ve dergiler alıyordu. Özellikle, elektronik eşyalar veya mücevherler gibi değerli eşyalar almaktan her zaman kaçınıyordu. Çünkü nakit ve eşyaların polisin daha fazla dikkatini çekeceğini düşünüyordu.
Alıntı Metni
'DÜRÜST OLMAK GEREKİRSE ŞOKTAYDIM'
2010'ların başlarında, Pine Tree Kampı defalarca soyulmuştu. Bu gizemli soygunlar Christopher’a ün kazandırdı ve yerel halk ona 'Kuzey Göleti Münzevisi' demeye başladı. Christopher’ın 1986'da toplumdaki yaşamı terk etmesinden bu yana teknoloji de büyük bir ilerleme kaydetmişti ve bu durum nihayetinde onun sonunu getirecekti. Kamp personeli, mutfağa hareketle etkinleştirilen bir kamera yerleştirdi ve yiyecek çalan bir adamın görüntülerini kaydetti. Çok geçmeden, av koruma görevlisi Çavuş Terry Hughes ve diğer görevliler kendi gözetleme cihazlarını kurdular ve içeri girdiler. Hughes, 4 Nisan 2013'te Christopher’ın sırt çantasında malzemelerle dolu bir şekilde kamptan ayrıldığını gördü ve onu kamp alanına kadar takip etti. Hughes, o anları şöyle anlattı: "Dürüst olmak gerekirse şoktaydım. Anlatması çok zor, yoğun bir deneyimdi. Christopher bütün gün oturduğu kovanın üzerinden, gökyüzüne bakıyordu. Neden yukarı baktığını sordum. Kartallar hakkında konuşuyordu. Kamp alanının üzerinden her gün kaç kartalın uçtuğunu biliyor."
EN AZ BİN KEZ HIRSIZLIK YAPTI
Av bekçisi tarafından yakalanıp karakola götürülen Christopher, ormanda geçirdiği yılları ayrıntılarıyla anlattı ve en az bin hırsızlık yaptığını itiraf etti. Her seferinde yanlış yaptığımın bilincinde olduğunu söyleyen Christopher, "Hiç zevk almıyordum. Adrenalinim tavan yapıyor, kalp atışlarım hızlanıyor, tansiyonum yükseliyordu. Çalarken hep korkuyor, bir an önce bitmesini istiyordum" diyerek içinde bulunduğu durumu açıkladı. İşlediği suçlar için derin bir pişmanlık duyan Christopher, yedi ay hapis cezasına çarptırıldı. Gazetecilerin, bu kadar uzun süre yalnız kalmak nasıl bir şeydi sorusuna, "Karmaşık bir durum," diyerek cevap veren Christopher, sözlerine şöyle devam etti:
Alıntı Metni
HAPİSTEN ÇIKTIKTAN SONRA ORMANA DÖNMEDİ
Yedi ay hapis yatan ve cezasını çektikten sonra bir daha asla ormana dönmeyen Christopher’a kardeşi Maine'de bulunan küçük bir kasabadaki otomobil tamirhanesinde iş buldu. Yazar Michael Finkel, dışında çok az kişi onunla röportaj yapma şansı buldu. Yalnız geçirdiği zamanı hiçbir zaman ahlaki bir ifade olarak görmediğini söyleyen Christopher, felsefi gerçeklerden bahsetmedi. Derin bir anlayış kazanıp kazanmadığı sorulduğunda ise, basitçe şöyle cevap verdi: "Yeterince uyuyun.”