🎰 MistyCasino’a Giriş Yapmak İçin Tıkla!

6 gol, bir ego!

M

Mistycasino

Administrator
Yönetici
İspanya maçında 6 yiyen de bu Türkiye idi, Bulgaristan karşısında 6 atan da... İki karşılaşmanın da kalesinde Uğurcan Çakır vardı. İkisinde de tribündeki kaleci Berke Özer'di.

Milli takıma bir anda sünger çeken Berke, Bulgaristan karşılaşması öncesinde ne bekledi acaba? 6 gol yediği için Uğurcan'ın kaleden alınacağını mı? Mert Günok'un artık yaşı kemale ermiş olması nedeniyle tribüne çıkacağını mı? Ya da Manchester United kalesinde yer alan Altay Bayındır'dan daha iyi kaleci olduğunu mu?

Fevri bir hareket desem değil... Bulgaristan'dan Türkiye'ye gelinceye kadar düşünme zamanı vardı. Birileri yönlendirdi desem, akıl-izan sahibi kimselerin yapamayacağı işler bunlar... Ancak Berke'ye kötülük yapacak birinin dolduruşu olabilir. O da babası ya da menajeri hiç değildir.

Volkan Demirel'den ders aldı desem; yok, o da olmaz. Volkan, Kazakistan maçını, hem de sahada olduğu halde bırakıp giderken, Berke ancak 14 yaşındaydı, ne olduğunu kavrayamazdı.

"Hakkınızı helal edin" diye iki kaleci antrenörüne mesaj atan biri, hak-hukuk-adalet kavramlarını iyi bilir diyeceğim, o da olmadı. Hakkını aramak böyle olsaydı, yakın dönemde yedek kalmaya isyan edenler kazanç sağlardı.

Galatasaray'da Icardi'nin, "Küstüm oynamıyorum" dediği görüldü mü? Isınmaya çıkmayarak bir tepki verebilir. Ancak sahaya çıktığında da takır takır gol atabiliyor.

Fenerbahçe'de Cenk Tosun da, maçta beş değişiklik hakkı tamamlandığında, yeleğini fırlatıp attığı, bu nedenle kadro dışı kaldığı söylenmedi mi?

Bu futbolcuların yaptıkları oynama arzusu mu? "En iyisi benim" egosu mu? Ya da Berke için söylüyorum, "çocukça" bir tutku mu?

Ne derseniz deyin, Berke Özer'in yaptıkları, bir ders gibi olmalı... Hatta futbol akademilerinde, "yapılmaması gereken" olarak okutulmalı...

Sakatsan, milli takıma gitmeyeceksin! İdare ediyorsan, takımdan gitmeyeceksin! Hepsi şıkkını işaretliyorsan da, sana Amerika'da forma veren Montella'yı, "adaletsiz", "hak yiyen", "iş bilmez" sınıfında göstermeyeceksin!

Bugün olmaz, Gürcistan maçı var. Yarından tezi yok, Berke'nin elinde bir buket çiçekle Montella'nın yanına gitmesi, bir kutu Madlen çikolata ile Federasyon Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'nu ziyaret etmesi, "Ben ettim, siz etmeyin" diyerek özür dilemesi gerekiyor.

Yoksa, Berke'nin "Dünya"sı yıkılacak, Dünya Kupası'ndan mahrum kalacak. 2026'da "Amerika" derken, televizyonlar yoldaşı olacak.

Haklısın Pino!

Mauro Icardi'nin hem menajeri hem de avukatı Elio Letterio Pino, sezon sonunda bitecek sözleşmesini yenilemek için kartları, MİLLİYET Gazetesi üzerinden dağıttı: "Aynı maaş imkansız olur."

Haklıydı. Bugün kılçıksız 10 milyon euroyu cebine koyan, vergisini, birçok giderini, Arjantin'e gidiş-dönüş biletini, hatta çocuklarının okul masraflarını bile Galatasaray'a ödeten Icardi, aynı maaşla Cim-Bom'da kalamaz.

Şimdiye kadar tam tamına 57 maç kaçıran, ama tıkır tıkır parasını alan, Wanda Nara ile problemlerinde, önce Okan Buruk'un kapısını "izin" diyerek çalan, kızlarının sorunlarında, hiç aksatmadan ülkesinin yolunu tutan, sevgilisi China Suarez ile tatilinden ödün vermeye yanaşmayan bir "Galatasaray Kaptanı"ndan söz ediyoruz.

Kaptanlık öyle, koluna sevgilisinin ve kızlarının adını pazubandına yazarak sahaya girmekle olmuyor.

Icardi, gerçekten Galatasaray'a çok şey verdi. Ama Galatasaray da ona çok kazandırdı.

Şimdi sıra onda... Icardi, yeni sözleşme yaparken, menajerinin dediği gibi, "Aynı maaş imkansız"dır. Galatasaray'ın ona kattıklarını, yaşattıklarını düşünerek, daha makul bir bedelle sözleşmeyi uzatmalıdır.

Ancak, Osimhen'in 21, Sane'nin 12 aldığı yerde, Icardi'nin ne isteyeceğini bilemem.

Topuklu delikanlı

Norveç Futbol Federasyonu Başkanı Lise Klaveness'i kaç kişi tanırdı, bilmiyorum. Ama Filistin ve Gazze olayları nedeniyle İsrail'e karşı bu kadar dik duran, sözlerini sakınmayan kaç "delikanlı" var, onu da bilmiyorum.

"Topuklu delikanlı" diyorum, çünkü ilk kadın federasyon başkanı... "Delikanlı" diyorum, bunu bazı özel tercihlerinden dolayı değil, İsrail ile yaptıkları maçın hasılatını Gazze'ye armağan ettiği için, ateşkes sonrasında bile İsrail'e bazı yaptırımların gerekliliğini belirttiği için yakıştırıyorum.

Hukukçu kimliği, adalet dağıtmanın gerekliliğini gösteriyor, futbol insanı kimliği, gerektiğinde bir "top"un toptan tüm dünyayı sarsacağını belirtiyor.

Bir gazetecinin İsrail'i futboldan men etmek için perde arkasından çalıştığı ithamıyla karşı karşıya kalan Klaveness'in, "Biz perde arkasında iş çevirmeyen birkaç federasyondan biriyiz. Tabii ki Avrupa'yı harekete geçirecek gücümüz yok. Herkes Avrupa'da bir hareket olduğunu gördü ve bence herkes bunun Norveç'in bir girişimi olmadığını anlıyor. Bizim için yol kolay, çünkü iki yıldır açık sözlüydük. Biz başından beri buradaydık ve İsrail'i yasaklamak bizim amacımız değil. Bu, kurallara dayalı bir sistem ve bu tür tüm vakalarda müdahil olmaya çalışıyoruz" demesi bile, sizce delikanlılığını göstermiyor mu?
 
Geri
Üst