M
Mistycasino
Administrator
Yönetici

Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - 50’li yaşlarının başlarında iki bilgisayar mühendisi emeklisi Sema ve Sencer Salbaş, Ankara'da okurken tanıştılar ve evlenip İstanbul’a yerleştiler. 24 ve 21 yaşlarında Sezgi ve Simge adında iki kızları, Sakin adında da bir patili dostları var. Sema, kurumsal hayata 40'lı yaşlarında veda ederken Sencer, geçtiğimiz seneye kadar devam etti. Küçük kızları 21 yaşına gelince de halatları vira ettiler.
Sencer, 16 sene önce şu andaki halinden 30 kilo fazlayken ve kendine de çok iyi bakmazken bir hafta sonu gazetede Sadun Boro ile pazar sohbetine denk geldi. Okudu ve o anda vuruldu. Hemen bütün kitaplarını aldı. Eş, dostun inanmaz bakışları arasında önce eğitim aldı. Yaz tatilinde de bir tekne kiralayıp maaile teknede tatil yaptılar. "Sema’yı değil tekne, araba tutuyor"diyen Sencer, “Denizdeki yaşamı Sema’ya sevdirme işini kendime amaç edindim. Her sene farklı bir yelkenli kiraladık, Ege Denizi pamuk biz hallaç her sene başka coğrafyalarda gittikçe kendimizi geliştirdik. Pandemiden önce de sevgili dostlarımız Tülay ve Nihat ile ortak bir tekne aldık, iyice piştik. 2023’te de şu andaki teknemiz SAL’ı aldık” dedi.

'PİYANGO ÇIKSA DA ÇALIŞMAYA DEVAM EDERİZ DERDİK'
"Hayatı sadece çalışmak sanan, piyango çıksa bile çalışmaya devam etmek lazım diye düşünen insanlardık"diyen Sencer Salbaş, “15 sene önce bu hayata tutulunca, değişmeye başladık aslında. Sema gezmeyi, yeni yerleri, kültürleri keşfetmeyi çok sever. Ben de sıkı bir teknoloji takipçisiyim ve bir doğa aşığıyım. Bir şeyleri onarmayı da çok severim. Hepsi pek güzel birleşiyor deniz hayatında. Gittikçe bu yönlerimiz de gelişti, araya bir de pandemi girdi. İleri gitmek için gerekli tüm basınç oluştu yani. Hatta son sene görüştüğümüz her kişiye 'Merhaba, biz dünya seyahatine çıkacağız' diyor, durmadan tekneden bahsediyorduk” diye konuştu.
Kilo verdiren dört ayak yöntemi! Hayvan maskesi ve kuyruk takıp dağa tırmanıyor
Yola çıkmadan önce aldıkları eğitimleri sorduğumuz da Sema Salbaş, “Yelkenle ilgili eğitimleri zaten aldık, onları saymaya gerek yok sanırım. İlk yardım ve basit cerrahi dikiş eğitimlerini belirtmek gerek. Yaralı patlıcan dikmişliğimiz var yani. Sencer, çıkmadan önceki son günlerde scuba dalış eğitimi aldı. Bir de şu anda NFL uygulamasında Atlantik geçecek teknecilerin oluşturduğu bir ekibin içerisindeyiz. Yiyecek tedariği, farklı coğrafyalarda uyulması gereken kurallar, olası tehlikelerden biri sayılabilecek Orca saldırılarından kaçınma gibi seminerlere katılıyoruz”cevabını verdi.
"Kendi adıma bildim bileli sorun ettiğim 'eh olduğu kadar' diyemeyişim denizde törpülendi, törpüleniyor"diyen Sema,"Bir konuya takıp ısrar etmekten vazgeçip huzura erebiliyorum sanki" derken Sencer, “Deniz bana hep huzur veriyor, hatta mutluluk da. İçim içime sığmıyor altımızda su olunca. İlişkimiz açısından ise ben zaten Sema ile hep yan yana olmak istiyordum. Yapış yapış diyor kimisi, bana şahane geliyor. Bir de sanki tartışmalarımızı daha hızlı ve etkili bitiriyoruz. Birbirimizden kaçma şansı olmayınca oturup, konuşup, çözüp devam ediyoruz” diye konuştu.

‘EN GÜZELİ TUTTUĞUMUZ BALIĞI PİŞİRMEK’
Teknede zamanın çok hızlı geçtiğini söyleyen Sema Salbaş, “O kadar hızlı geçiyor ki. Devamlı bir hareket var haliyle. Ya gittiğimiz yeri keşfediyoruz ya da seyirde oluyoruz ve evde rahat koltuğumuzda otururken ne yapıyorduysak aynılarını yapıyor. Bir yandan da değişen çevremizi izliyoruz. Bazen de yol ilgi istiyor, devamlı yelken ayarı, rota değiştirme, balık tutma, depolama ile geçiyor. Tabi bir de toplu alışverişler var. Yine de en güzeli tuttuğumuz balığı pişirip yemek. İndüksiyonlu ocağımız ve airfryer var. Her şeye yetiyor. Ekmeğimizi de kendimiz yapıyoruz, suyumuzu içme suyu dahil denizden üretiyoruz, enerjimiz de güneşten” diyen çift, şunları söyledi:
Alıntı Metni
‘Temas eden herkesten DNA alınmalı’

'DAHA AZ HARCAMAMIZ OLUYOR'
Harcamanın aslında karada da nasıl bir hayatınız olduğu ile çok ilintili olduğuna dikkat çeken Sencer Salbaş, “Sürekli dışarıda yemek yer, marinalarda kalır, tamirleri ustalara yaptırırsanız çok pahalı bir hayat. Biz daha dengeli bir hayat yaşayıp ağırlıklı teknede yemek yiyip bakımları mümkün olduğunca kendimiz yapıyoruz. Çok büyük ihtiyaç olmadıkça Türkiye'ye dönmüyoruz. Aylık 3-4 bin USD (yaklaşık 167 bin lira) gibi bir bütçeyle çıktık yola. Şimdilik bu aralığa da uyabiliyoruz gibi. Tekne satın alma maliyeti de gene sizin beklentinize kalmış. Yolda 40-50 bin dolarlık tekneyle gezen de gördük birkaç milyon dolarlık tekneyle gezen de. Tekneyi aldıktan sonra böyle bir yolculuğa hazırlaması da ciddi bir tutar.Teknemizin alım bedelinin üçte biri kadar daha yatırım yaptık üstüne. Yolda pek marinaya girmek zorunda değiliz; su yapıcımız var, enerjimiz de güneşten yetiyor. Dolayısıyla eğer kalınabilecek koy var ve marinaya ödeme yapmıyorsak İstanbul’dan çok daha az harcamamız oluyor. Artırdıklarımızı da keşiflerde değişik lezzetlere ya da farklı tecrübelere harcıyoruz. Tabii bu sorunun tam cevabı umarım dönebilirsek o zaman verilebilecek. Şu anda harcadığımız her tutarı bir uygulamaya kaydediyoruz. Sonunda hangi ülkede, neye ne kadar harcadığımızı raporlayabileceğiz” diyerek yaptıkları harcamaları anlattı.
Bu yolculuk sırasında edindikleri yeni alışkanlıklara da dikkat çeken çift, “Önce tahmin edebileceğiniz gibi havayı, doğayı yakın takip etmek var. Hem uygulamalardan sürekli hava, rüzgar, yağmur durumuna bakıyoruz hem de sabah akşam havayı bir kokluyoruz. Onun dışında da sosyal medyada paylaşma ve bunun için kaydetme var. Ben eskiden sosyal medyayı hiç kullanmaz, daha doğrusu hiçbir şey paylaşmazdım. Ancak bir yandan da sürekli yelkenle seyahatte olanları takip eder, onlardan öğrenmeye çalışırdım. Şimdi biraz da sorumluluk var sanki. Paylaşmamız, sıradakilerin hayallerini beslenmemiz gerekiyor gibi hissediyorum”dedi.

'HER TÜRK KADINI KAHVE FALI BAKABİLİR'
Yolculuk sırasında tanıştıkları insanlar olduğuna değinen Sema Salbaş, “Teknemiz Türk bayraklı olduğu için genelde bir yere yanaştığımızda Türkçe bilen, Türkiye'ye sempati duyan insanlar zaten gelip 'Merhaba' diyorlar. Bir sefer de tam ben çamaşır sererken yanımıza biri 'merhaba' diyerek geldi. Biz kıyıya yanaşmamış açıkta dururken yan tekneden botla gelmiş. Ben de 'merhaba' dedim ama karşıdan ikinci cümle gelmedi. Meğer kendisi bir İspanyolmuş ve çok eskiden yıllarca Türkiye'de yaşamış. Türkçeyi çat pat hatırlıyor, bende ise çat pattan çok daha az İspanyolca var” diyerek şunları söyledi:
Alıntı Metni

'İSTANBUL'DA TEKRAR UZUN SÜRE KALMAYIZ'
"Her yeni keşifte burada uzun yaşanır mı diye de değerlendiriyoruz"diyen Sema Salbaş,"Önümüzde daha keşfedecek çok kara, aşılacak çok deniz, tanınacak çok kültür var. Şimdilik en belirgin olan karar, İstanbul’da tekrar uzun süre kalmalı bir hayat kurmayacak olmamız” derken, Sencer Salbaş bu yolculuğa çıkmak isteyen ama cesaret edemeyenlere verdiği önerilerle sözlerini noktaladı:
Alıntı Metni
Samandıra'da Sadettin Saran kuralları! Fenerbahçe'de Tedesco kararı
Mısır semalarında uçak diplomasisi krizi çözdü! Erdoğan karşı çıktı Netanyahu katılamadı