🎰 MistyCasino’a Giriş Yapmak İçin Tıkla!

Boş dönen gemiler su taşırsa ne olur? 2 milyar dolarlık fırsat: 'Nehirlerimizden petrol akıyor'

  • Konbuyu başlatan Mistycasino
  • Başlangıç tarihi
M

Mistycasino

Administrator
Yönetici
68f61258af6c89f5a1faf40c.jpg

Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Pek çok diyalogda, espride ve sitemde petrol bazlı yakıt tüketen herhangi bir araç için ‘Suyla mı çalışıyor?’ sorusunu duymuş olabilirsiniz. Petrol karşısında suyu son derece değersiz kılan bu soru, aslında petrolün ‘anavatanı’ olmuş ülkeler için tam tersi bir anlama sahip. Petrol zengini pek çok ülke ve Orta Doğu’daki komşularımız susuzlukla mücadele ederken, suya kavuşmak adına milyarlarca dolar harcıyor. Türkiye ise tatlı su bakımından zengin ve sonunda denize dökülen nehir yatakları boyunca pek çok noktası yeşermiş bir ülke. Ancak ne olursa olsun aşırı ya da yanlış kullanımla kuruyan tatlı su gölleri ve denize dökülen yüzlerce metreküp tatlı su artıları eksiye çeviriyor. Bu durumun gözle görülür sonuçlarından biri de yer altı suyu ve göllerin geri kazanılması için harcanan milyarlarca dolar. Peki bunun daha kolay bir yolu olamaz mı? Petrol getiren gemilerin, dönüşte balast tanklarına doldurdukları tuzlu su yerine tatlı su doldurmak bunun için bir anahtar olabilirdi. Böylece Türk gölleri korunarak Orta Doğu’ya su ulaştırılabilir, 2 milyar dolar kadar gelir elde edilebilir, hem de armatörlerin ve müşterilerin masrafları neredeyse sıfıra indirilebilir. Üstelik bu hamleyle Türkiye Orta Doğu’da ve geleceğin enerji savaşlarında oyun kurucu olabilir!Türkiye’yi geleceğin enerji savaşlarında ‘oyun kurucu’ yapabilecek Covertainer projesini,projenin CEO’su ve Uzak Yol Kimyasal Tanker Kaptanı Güner Kara,Milliyet.com.tr’ye anlattı.

68f61258af6c89f5a1faf412.jpg


GÖLLERİ KURUTAN PETROL SEVDASI MIYDI? ‘NEHİRLERİMİZDEN PETROL AKIYOR’

Bunun en önemli örneklerinden biri bugün Sakarya’da ismini aldığı Aralık Köyü gibi 10’a yakın köyün eski tabanında kurulu olduğu Aralık Gölü’dür. Diğer adıyla Gökçeören Gölü’nün kurutulması 40 bin dönüme yayılan tatlı suyun yok edilmesi demekti. Başlarda sadece bataklıktan kurtulmak amaçlanmış olsa da, bu konu için görevlendirilen Fransız Emil Bodovi ile Osmanlı Devleti arasında sorunlar yaşatacak bir sonuç alınmıştı. Kışları yine özüne dönmeye çalışan göl arazisi, zaman zaman suyla kaplanıyor, bölgede sel ve taşkınlar yaşanıyor. Gölün susuzlukla geçen hikâyesi 2015’te oldukça ironik bir gelişmeyle yine doğal yakıtlar karşısında suyun ‘değersiz’ sayılmasını sorgulattı. Alanda başlayan petrol ve doğal gaz çalışmalarından olumlu sonuç alınması ve bulunan doğal gazın kullanılabilir düzeyde olması, gelecek adına belki de yanlış anlaşılmış acı bir gerçekti. Suyu olan petrolü, petrolü olan suyu istiyordu. Öyle ki Suudi Arabistan, 2024’ün sonunda 60 gelişmekte olan ülkedeki su projelerine 6 milyar dolar yatırım yapmaya başladı. Türkiye’nin su ve petrolle olan ilişkisi göz önünde bulundurulduğunda, özellikle güneydeki komşularından yoğun bir ‘alış’ göze çarpıyordu. Oysa bu alışın karşılığında gemilerin boş dönmesi ve nehirlerin denize döktükleri tatlı su, her şeyi avantaja çevirecek ‘veriş’ sürecinin başlangıcı olabilirdi. Çünkü ülkemiz, Kaptan Güner Kara’ya göre su ticareti yapabilecek kadar şanslıydı. Peki Türkiye petrol aldığı ülkelere suyu nasıl verebilirdi?

Alıntı Metni

68f61258af6c89f5a1faf410.jpg
2 Şubat 2006'da yayımlanmış, geçmişte yapılan projelerin dezavantajlarını konu alan Milliyet gazetesi haberi.

PETROL DEĞİL SU MU KAZANDIRIYOR? KOMŞUYA SU, GEMİLERE KAZANÇ

Susuz ülkelere su sağlayacak projenin sadece ‘suyla para kazanmak’ gibi bir artısı yok. Proje, ülkemizde kurumak üzere olan tüm su kaynaklarını besleyerek geri kazanmayı da vadediyor. Ancak denizcilikten hareketle değerlendirildiğinde projenin maliyet bakımından avantajları için Kaptan Güner Kara, “Tuzlu suyun yoğunluğu 1025 iken tatlı suyunki 1000’dir. Bu durum geminin stabilitesine herhangi bir tehlike yaratmaz. Binlerce gemi her gün Mississippi Nehri, Yangtze Nehri gibi sularda yük tahliyesi yapıyor ve balast tanklarına nehir suyu alarak seyir yapıyor. Bazen su, günlerce balast tanklarında kalıyor. Bunun gibi nehirlerde ve kanallarda çalışan kanal gemileri, balast tanklarına hep nehir suyu alıyor. Kanaldan çıkmadığı için tuzlu su kullanmıyor. Yoğunluğu daha düşük bir suyu taşımak zararlı değildir. Hatta geminin boş seferindeki yakıt tüketimini düşürebilir. Ancak şu anda gemiler deniz suyu taşıdığı için para kazanamıyor. Bu kaybı ürünü alan ülkedeki müşteri karşılıyor. Ek olarak denizin tuzlu suyu paslanmayı hızlandırarak gemiye zarar verebiliyor” diyor. Üstelik gemiler için tek avantaj yakıt tüketiminin azalmasıyla sınırlı değil. Denizcilikte armatörlere en çok zarar ettiren unsurlardan biri olan ‘geminin gittiği yerden boş dönmesi’ bu projeyle ortadan kaldırılabilir. Kaptan Güner Kara bunu da şöyle açıklıyor:

“Diyelim ki bir petrol şirketisiniz ve Suudi Arabistan'dan Türkiye’ye petrolü 100 dolara getirebiliyorsunuz. Mesafe farkıyla aynı petrolü Suudi Arabistan'dan Fransa'ya 110 dolara getiriyorsunuz ve gemi boş dönüyor. Enerji - Su Ticaret koridoru avantajı ile Türkiye’ye bu petrolü 80 dolara getirebildiğini düşünelim, bu durumda Türkiye bu petrolü Fransa'ya da 90 dolara taşıyabilir. Kısacası petrolü bile olmayan bir ülke suyun gücü ve lokasyon avantajıyla bir anda enerji piyasasında oyun kurucu ülke haline gelir. Bu durum rekabeti bozduğu için enerji devleri tarafından istenmez. Çünkü her ülke Türkiye kadar şanslı değil. Kiminin denize dökülen nehri yok, kiminin su kalitesi iyi değil, kiminin mesafesi çok uzak, kimi de enerji ithal eden ülke değil. Bu sebepten rekabet bir ülkenin eline geçmesin diye gemiler tuzlu su taşıyarak boş dönüyor. Mesafe, su arzı, enerji ithalatı ve suyun kalitesi düşünüldüğünde avantajlı ülkeler Hollanda, Fransa, Türkiye, Hindistan Çin ve Japonya diye sıralanabilir. İçlerinde ise su kalitesi ve mesafe göz önüne alındığında Türkiye ve Fransa öne çıkıyor.”

68f61258af6c89f5a1faf40e.jpg
2006 yılında Milliyet gazetesinde, su kaynakları ve İsrail'in yayılmacı politikasına ilişkin yazılmış haberden bir kesit.

KURUYAN GÖLLERİ KURTARABİLİR! ‘TÜRKİYE İÇİN 1 TAŞLA 2 KUŞ’

Orta Doğu’da ‘dengeler’ konuşulurken en çok dikkat çeken noktalardan biri de pek çok ülkenin topraklarını su ve petrol kaynaklarına göre büyütmek istediği. Peki tüm bu karmaşayı, suyu ve petrolü ihtiyacı olanlara ekonomik ve çevreye faydalı olacak şekilde taşımak çözer miydi? Kaptan Güner Kara’ya göre bu konuda daha önce pek çok proje ortaya atılmış ancak hepsi başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Öyle ki 2 Şubat 2006’da Türkiye ve İsrail arasında yapılacak su hamlesi maliyetlerin fazla olması nedeniyle İsrail tarafından reddedilmişti. Maliyet ve sürdürülebilirlik göz önünde bulundurulduğunda yapılabilecek şey belliydi. Gemilerin taşıdığı yükü bıraktıktan sonra dengeli ve sağlıklı şekilde yoluna devam etmek için balast tanklarına doldurduğu tuzlu su, aslında milyarlarca doları çöpe atmak demekti. Balast tanklarına denizden tuzlu su almak yerine, binlerce metreküp tatlı suyun denize döküldüğü nehirlerden almak, sadece Türkiye için 1 taşla 2 kuş anlamına gelebilirdi. Bunun yanında petrol aldığımız her ülkenin suya ihtiyacı olduğu ve suyu topraklarına taşımak için milyar dolarlar harcadığı düşünüldüğünde balast tanklarına çekilecek tatlı su ‘kazanç demekti. Herkes için ‘kazan-kazan’ politikası olacak proje kurumak tehlikesiyle karşı karşıya olan Eğirdir, Salda ve Tuz Gölü gibi doğa harikalarını da kurtarabilir.Kaptan Güner Kara bunu da anlatarak sözlerini şöyle noktaladı:

Alıntı Metni
 
Geri
Üst