🎰 MistyCasino’a Giriş Yapmak İçin Tıkla!

İkiyüzlü dijital dünya

  • Konbuyu başlatan Mistycasino
  • Başlangıç tarihi
M

Mistycasino

Administrator
Yönetici
Teknoloji devleri kendi çocuklarını sosyal medyadan uzak tutarken dünya genelindeki çocuklar algoritmaların eline teslim ediliyor. Peki ama Danimarka’nın açıkladığı ‘sosyal medyayı kullanma yaşını 15’e çıkarma’ planı iyi bir başlangıç olabilir mi?

Son yıllarda birçok ülke, çocukların dijital dünyaya adım atarken karşılaştıkları dev sorunlarla yüzleşmek zorunda kaldı. Fransa, Avustralya, Danimarka, Yunanistan… Hepsi farklı şekillerde aynı soruya yanıt arıyor: 15 yaşından küçük bir çocuk, sosyal medya platformlarına erişmeli mi? Eğer erişirse bu ona zarar mı verir, fayda mı sağlar?

Bu tartışma, sadece yasal yaş sınırları ve ebeveyn izinlerinden ibaret değil. Aynı zamanda teknolojiyi üretenlerin kendi çocukları için aldıkları önlemlerle bu teknolojinin milyonlarca çocuk üzerinde nasıl bir etki yarattığı arasındaki çelişkiyi de içinde barındırıyor.

68f29f23af6c89f5a1fae6dd.jpg


Teknoloji devlerinin sessiz mesajı

2010 yılında bir teknoloji gazetecisi, Steve Jobs’a o dönem yeni piyasaya sürülen iPad’i çocuklarının çok sevmiş olması gerektiğini söylediğinde, Jobs’ın yanıtı oldukça netti: “Henüz kullanmadılar. Evde çocuklarımızın teknoloji kullanımını sınırlıyoruz.” Jobs’un yakın çalışma arkadaşı ve iPad’in, küçük çocukların bile kolayca kullanabileceği kadar sade tasarımının arkasındaki isim olan Jonathan Ive da o zaman 10 yaşında olan ikiz oğulları için teknoloji kullanımına sıkı sınırlar koyduğunu açıklamıştı.

Microsoft’un kurucusu Bill Gates çocuklarının 14 yaşına kadar sosyal medyaya erişimlerini yasakladı, örneğin, akşam yemeğinde telefon kullanımına kesinlikle izin verilmedi. Gates, sosyal medya platformları için daha katı yaş sınırları getirilmesini de kamuoyunda açık bir şekilde destekledi.

Mark Zuckerberg, çocuklarının sosyal medya kullanmasına izin vermediğini söylüyor. Çocukları çevrimiçi ortamda korumanın yolu olarak doğrudan yasaklar yerine ebeveyn denetimlerini savunuyor. Twitter’ın kurucusu ve eski CEO’su Jack Dorsey de teknolojiyi evde çok sınırlı tuttuğunu açıklayanlardan. Teknolojiyi icat eden, geliştiren, dünyaya yayan kişiler bile böyle düşünüyor. Kendi çocuklarını bu dijital ortama maruz bırakmamak için özel önlemler alıyor.

Danimarka’dan yeni hamle

Geçtiğimiz günlerde Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen’in yaptığı açıklama ile hükümet, sosyal medyayı kullanma yaşını 15’e çıkarmayı planlıyor. Ebeveyn izniyle 13 yaşına kadar esneklik sağlanabilecek olsa da genel politika, “çocukların dijital dünyadan korunması gerektiği” fikrine dayanıyor.

Benzer şekilde, Avustralya geçen yıl, sosyal medya kullanım yaşını 16’ya yükselten yasa tasarısını kabul etti. Fransa ise sosyal medya hesabı açmak için 15 yaş altı çocuklara ebeveyn onayı şartı getirdi. Türkiye’de de 13 yaş altı çocuklar için yeni düzenlemeler üzerinde çalışılıyor. Yunanistan ise telefonlara yüklenecek “çocuk cüzdanı” uygulamalarıyla sosyal medya erişimini doğrudan engellemek istiyor. Bu girişimlerin ortak noktası, çocukların zihinsel sağlığına, mahremiyetine ve gelişim süreçlerine zarar veren sosyal medya alışkanlıklarının kontrol altına alınmak istenmesi.

Görünmeyen dijital yaralar

Sosyal medyanın zararları üzerine yapılan yüzlerce araştırma var. Sürekli bildirimler, kısa içerik döngüleri ve ekran kaydırma alışkanlıkları çocukların odaklanma becerisini zayıflatıyor. Özellikle ergenlik çağındaki çocuklarda beden algısı üzerinde olumsuz etkiler yarattığı defalarca ortaya konuldu. Tabii bir de sosyal karşılaştırma var. Erken yaşta “mükemmel yaşamlar” ile kendi hayatını kıyaslayan çocuklar, değersizlik duygusuna kapılıyor. En fenası da siber zorbalık. Bir de mahremiyet ihlalleri var.

Peki, hiç mi faydası yok?

Sosyal medyanın olumlu yönlerini de tamamen göz ardı edemeyiz. Doğru kullanıldığında yaratıcılık gelişebilir. Farklı kültürlerle tanışmak, yabancı dil öğrenmek mümkün hâle gelir. Toplumsal sorunlara duyarlılık, dijital vatandaşlık gibi kavramlar genç yaşta gelişebilir. İzolasyon hissi taşıyan çocuklar için destekleyici dijital topluluklar bir can simidi olabilir. Fakat tüm bu potansiyel faydalar, ancak bir yetişkinin rehberliği ve sınırlı erişimle mümkün olabilir.

68f29f43af6c89f5a1fae6df.jpg


Yasaklamak mı eğitmek mi lazım?

Kimi uzmanlar ise sosyal medya yasağının gerçekçi olmadığını, çocukları daha çok gizli kullanıma yönlendireceğini savunuyor. Sosyal medya platformlarının tasarım biçimleri, algoritmaların bağımlılık yaratma amacı, içerik moderasyonundaki eksiklikler de masaya yatırılmalı. Danimarka gibi ülkelerin attığı adımlar, bir başlangıç olabilir. Bu aynı zamanda bir kültür, farkındalık ve sorumluluk meselesi. Sosyal medya, çocukların hayatına bir katkı mı sunacak yoksa görünmeyen yaralar mı bırakacak, bu sorunun cevabı bizim bugünkü tercihimize bağlı. Çocuklarımızı korumak için onları gerçek dünyadan soyutlamak da çözüm değil, dijital dünyayı da dönüştürmek zorundayız.
 
Geri
Üst