M
Mistycasino
Administrator
Yönetici
Amerikan ve Avrupa medyasına göre, Trump her şeyi aylar öncesinden planlamış; Biden’ın aksine, önce Netanyahu’nun güvenini kazanmış, sonra da Türkiye, Katar ve Mısır’ı uyguladığı stratejinin işleyeceğine ikna etmiş. Bu arada İran, Lübnan’da Hizbullah ve Gazze’de Hamas kazanamayacaklarını (ne kazanmak istiyorlarsa?) görmüşler ve… Ve teslim olmuşlar!
Trump’ın egosantrik dalgalanmalarına, Siyonizmin “Daha Büyük İsrail” rüyasına ve Netanyahu’nun kamu malı hırsızlığından hapis yatmaktan kurtulmak için Ben-Gvir ve Smotrich gibi dinci fanatiklerin elinde her türlü ölçüyü-çizgiyi kaybetmiş olmasına kılıf uydurmak kolay değil tabii. Ama tersi, Hamas’ın şu kadar Amerikan ve Avrupa yardımı alan (iki yılda sadece ABD İsrail’e 16 milyar dolarlık silah verdi) Siyonist ordusuna direnişini, Filistinli kadınların bombaların altında bir o köye, bir bu kasabaya kaçarken, eş ve anne olarak direnişini, çocukların ellerinde boş tencere ile yiyecek yardımı kuyruklarında saatlerde beklerken gösterdikleri direnişi görmemek çok kolay.
“İsrail ortamı hazırladı; Trump, Netanyahu’nun ve bölgedeki Müslüman ülkelerin güvenini kazandı ve rehineler kurtuldu!” Bütün mesele zaten “rehineler” oldu İsrail ve yandaşları için. Hamas 7 Ekim baskınını yapmasaydı, bunların hiçbiri olmayacaktı çünkü! Trump “Ne mutlu barışı sağlayanlara!” diye haykırıyor; Matta İncili 5’inci bölüme göre “Onlara Tanrı’nın oğulları denecek” çünkü. Peki ya “zulüm görenlere” ne denecek? Avrupa, Hitler’in tamamlayamadığını barışçı yollarla tamamlamak ve Musevileri Avrupa’dan tamamen uzaklaştırmak için Osmanlı’yı parçalayarak, Filistin’de onlara “yurt” verdiler. Ne var ki, Filistin’i paylaştırmaya kalkarken dizginleri Siyonistlere kaptırdılar. Siyonistler de “İsrail sadece Musevi yurdudur” diye burada binlerce yıldır oturan Müslümanlara ve Hristiyanlara “etnik temizlik” uyguladılar.
Gece evleri basıp çocuk, kadın ve yaşlıları yataklarında öldüren İsrailli teröristler, köyleri yaktılar, kasabaları yerle bir ettiler. Amaçları Filistin’i Filistinlilerle bölüşmemekti. BM’nin Filistin Devleti olarak ayırdığı bölgenin beşte üçünü işgal ettiler, ilhak ettiler; ama Filistinlerin destansı direnişini kıramadılar.
Gazze’deki binaların yüzde 85’inin yerle bir edildiğini gösteren hava fotoğraflarını görüyoruz; Filistinli çocuklar, kadınlar ve erkekler o enkazlarda iki yıldır ölüyorlar ve yaşıyorlar; ölerek ve yaşayarak direniyorlar. Sivilleri uçakla ve tankla bombalayan İsrail ordusunu yenen; İsrail’in güvenini kazandığı için Tanrı’nın oğlu sayılmayı hak eden Trump’ı yenen; “İsrail kendisini savunmak için sivilleri öldürebilir” diyen (ve şimdi BM 80’inci dönem genel kurul başkanı olan) Almanya eski dışişleri bakanı Annalena Baerbock’ı yenen işte bu direniş oldu.
Filistinlilerin bu kahramanlığı üzerinden edebiyat yapılması hoş değil. Ama bu kahramanlığı uluslararası forumlarda temsil ederek, Trumpları, Avrupa liderlerini aklıselim yoluna getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, İsrail’in Hamas heyetini yok etmek için bombaladığı ülkesinin acısını bir kenara bırakan Katar Emiri Şeyh Temim el Sani’yi, ve (en azından son zamanlarda dik durmayı başaran) Mısır devlet başkanı Abdül Fettahes-Sisi’nin diplomatik başarısını ne kadar övsek azdır.
Trump’ın soykırımını ve katliamı 733 gündür seyrederek yaptığı meğer “Gonzo Işıltısı Planı” imiş! Bu plan tek bir şeyi aydınlattı: NeoCon, Müdahaleci ve Küreselci Derin Amerika, söz dinlemez Netanyahu’dan bıktı ve İsrail daha fazla itibar ve destek kaybetmeden at ve binici değiştirmeye karar verdi. (Kanada’da gonseaux/gonzo parlayan, İrlanda argosunda yıkılmak üzere olan sarhoş anlamına geliyor; burada iddialı, katı diplomasi demekmiş!)
Gazzeliler, 2006’daki serbest ve çok partili seçimde İsmail Haniye’nin Hamas Partisi’ne yüzde 45 ile kaderlerini teslim ettiler. Siyonistler, bu kararı onlara 15 bin çocuğu, 60 bin anneyi-babayı katlederek ödetti. Ama sonunda Gazzeliler direnerek tüm dünyanın desteğini kazandı. Zafer Gazze’nindir.
Trump’ın egosantrik dalgalanmalarına, Siyonizmin “Daha Büyük İsrail” rüyasına ve Netanyahu’nun kamu malı hırsızlığından hapis yatmaktan kurtulmak için Ben-Gvir ve Smotrich gibi dinci fanatiklerin elinde her türlü ölçüyü-çizgiyi kaybetmiş olmasına kılıf uydurmak kolay değil tabii. Ama tersi, Hamas’ın şu kadar Amerikan ve Avrupa yardımı alan (iki yılda sadece ABD İsrail’e 16 milyar dolarlık silah verdi) Siyonist ordusuna direnişini, Filistinli kadınların bombaların altında bir o köye, bir bu kasabaya kaçarken, eş ve anne olarak direnişini, çocukların ellerinde boş tencere ile yiyecek yardımı kuyruklarında saatlerde beklerken gösterdikleri direnişi görmemek çok kolay.
“İsrail ortamı hazırladı; Trump, Netanyahu’nun ve bölgedeki Müslüman ülkelerin güvenini kazandı ve rehineler kurtuldu!” Bütün mesele zaten “rehineler” oldu İsrail ve yandaşları için. Hamas 7 Ekim baskınını yapmasaydı, bunların hiçbiri olmayacaktı çünkü! Trump “Ne mutlu barışı sağlayanlara!” diye haykırıyor; Matta İncili 5’inci bölüme göre “Onlara Tanrı’nın oğulları denecek” çünkü. Peki ya “zulüm görenlere” ne denecek? Avrupa, Hitler’in tamamlayamadığını barışçı yollarla tamamlamak ve Musevileri Avrupa’dan tamamen uzaklaştırmak için Osmanlı’yı parçalayarak, Filistin’de onlara “yurt” verdiler. Ne var ki, Filistin’i paylaştırmaya kalkarken dizginleri Siyonistlere kaptırdılar. Siyonistler de “İsrail sadece Musevi yurdudur” diye burada binlerce yıldır oturan Müslümanlara ve Hristiyanlara “etnik temizlik” uyguladılar.
Gece evleri basıp çocuk, kadın ve yaşlıları yataklarında öldüren İsrailli teröristler, köyleri yaktılar, kasabaları yerle bir ettiler. Amaçları Filistin’i Filistinlilerle bölüşmemekti. BM’nin Filistin Devleti olarak ayırdığı bölgenin beşte üçünü işgal ettiler, ilhak ettiler; ama Filistinlerin destansı direnişini kıramadılar.
Gazze’deki binaların yüzde 85’inin yerle bir edildiğini gösteren hava fotoğraflarını görüyoruz; Filistinli çocuklar, kadınlar ve erkekler o enkazlarda iki yıldır ölüyorlar ve yaşıyorlar; ölerek ve yaşayarak direniyorlar. Sivilleri uçakla ve tankla bombalayan İsrail ordusunu yenen; İsrail’in güvenini kazandığı için Tanrı’nın oğlu sayılmayı hak eden Trump’ı yenen; “İsrail kendisini savunmak için sivilleri öldürebilir” diyen (ve şimdi BM 80’inci dönem genel kurul başkanı olan) Almanya eski dışişleri bakanı Annalena Baerbock’ı yenen işte bu direniş oldu.
Filistinlilerin bu kahramanlığı üzerinden edebiyat yapılması hoş değil. Ama bu kahramanlığı uluslararası forumlarda temsil ederek, Trumpları, Avrupa liderlerini aklıselim yoluna getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, İsrail’in Hamas heyetini yok etmek için bombaladığı ülkesinin acısını bir kenara bırakan Katar Emiri Şeyh Temim el Sani’yi, ve (en azından son zamanlarda dik durmayı başaran) Mısır devlet başkanı Abdül Fettahes-Sisi’nin diplomatik başarısını ne kadar övsek azdır.
Trump’ın soykırımını ve katliamı 733 gündür seyrederek yaptığı meğer “Gonzo Işıltısı Planı” imiş! Bu plan tek bir şeyi aydınlattı: NeoCon, Müdahaleci ve Küreselci Derin Amerika, söz dinlemez Netanyahu’dan bıktı ve İsrail daha fazla itibar ve destek kaybetmeden at ve binici değiştirmeye karar verdi. (Kanada’da gonseaux/gonzo parlayan, İrlanda argosunda yıkılmak üzere olan sarhoş anlamına geliyor; burada iddialı, katı diplomasi demekmiş!)
Gazzeliler, 2006’daki serbest ve çok partili seçimde İsmail Haniye’nin Hamas Partisi’ne yüzde 45 ile kaderlerini teslim ettiler. Siyonistler, bu kararı onlara 15 bin çocuğu, 60 bin anneyi-babayı katlederek ödetti. Ama sonunda Gazzeliler direnerek tüm dünyanın desteğini kazandı. Zafer Gazze’nindir.