🎰 MistyCasino’a Giriş Yapmak İçin Tıkla!

Kabahatli kim?

  • Konbuyu başlatan Mistycasino
  • Başlangıç tarihi
M

Mistycasino

Administrator
Yönetici
Gebze’de bir bina durduk yerde yıkıldı. Enkaz altında kalanlara saatlerce ulaşılamadı…

Ve o anda sadece Gebze’deki yurttaşlarımızın değil, ülke genelinde, ekran başında o görüntüleri izleyen on milyonlarca yurttaşımızın aklına gelen ilk soru şu oldu:

“Allah korusun ya daha büyük bir felaketle karşı karşıya kalsaydık halimiz nice olacaktı?..”

Düşünülmesi bile insana soğuk terler döktürüyor. İşte bu yüzden kabahatli arama yerine bir an önce yaşananlardan ders alıp olası felaketlere karşı alacağımız senaryoları bir kez daha gözden geçirelim.

Bir kez daha görüldü ki, daha önce yaşananlardan yeterince ders almamışız!..

Eğitim şart

Eğitimin yüzlerce hedefi var ve onların en önemlilerinden birisi de yurttaşlık bilinci ve sorumluluk duygusu...

Sorumluluk duygusu, bireye kazandırılması gereken en temel yurttaşlık haklarından birisi.

Sorumluluk bilinci, bireysel olduğu kadar kamusal bir zorunluluk!

Bizim gibi imparatorluk geleneği olan pek çok ülke, demokratik gelişmeler sürecinde bireylere de önemli görevler yükleyerek “Devletin asıl sahibi, koruyanı, geliştireni sizlersiniz” diyerek sorumluluklarını vatandaşlarıyla paylaştı.

Birkaç gündür iliklerimize kadar hissettiğimiz Cumhuriyet bilincinin en önemli ayaklarından birisi de devlet ile millet arasındaki bu karşılıklı sorumluluk bilincine dayanıyor.

Sorumluluklarımızı “Birileri her konuda bizim yerimize karar versin” diyerek başkalarına havale edemeyiz. Aklımız, vicdanımız, refahımız, geleceğimiz bir yana, can güvenliğimiz konusunda bile her türlü sorumluluktan kaçtık, kaçmaya devam ediyoruz!..

Afetlerin, felaketlerin, faciaların, acıların en büyüğünü biz yaşadık, sorumluluğu olanlar her defasında bir istifayı bile kendilerine çok gördüler...

Sorumluluk bilinci, eğitimle kazandırması gereken en temel değerlerden birisidir.

Türkçe, Matematik ve diğer dersler kadar hatta onlardan da daha önemli.

Eğitim süreçleri boyunca öğrencilere eğer ahlaki, vicdani, mesleki, bireysel ve kamusal sorumluluk duygusu kazandırılmadıysa gerisi teferruattır!..

Çin ziyaretimiz sırasında “Eğitimin kazanımlarını tek kelime ile ifade etseydiniz bu kelime ne olurdu?” diye sorduğumuzda, söylenen o sihirli kelime “sorumluluk”tu!

Neden ille de eğitim!

Eğitimin hemen her sorunun olduğu gibi felaketlerin de panzehri olduğunu çok iyi biliyoruz ama nedense bu hiç aklımıza gelmiyor.

Akıl, bilim, öngörü, plan, program, liyakat, kalite, doğaya saygı, insana sevgi, yurttaş olmanın, olmazsa olmazları. Peki bunu ne kadar başarabiliyoruz? Eğitim eğer;

■ Bir yaşam sanatıysa,

■ Bizi yaşama hazır hale getirmekse

■ Karşılaştığımız her sorunu akılcı yöntemlerle çözmekse,

■ Hurafelere değil, akla, bilime inanmak, vicdanın sesini dinlemekse,

■ Kalite, liyakat, öngörü hoşgörü, empati kazandırmaksa,

■ Artılarıyla, eksileriyle her türlü gelişmeye hazır olmaksa,

■ Aklını başkalarına kiraya vermek değil de kendi aklını kullanmayı öğretmekse,

■ En basit haliyle iyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı, güzeli çirkini, haklıyı haksızı, saygıyı, saygısızlığı, liyakati, sıradanlığı, vicdanı vicdansızlığı, adaleti adaletsizliği, hoşgörüyü, zorbalığı, sorgusuz sualsiz itaatı değil de sorgulamayı öğretmekse neden bütün bu yetkinlikleri tüm çocuklarımıza ve bir zamanlar onlar da çocuk olan yetişkinlerimize öğretmekse neden öğretmedik, öğretmiyoruz?..

Koruyucu hekimlik gibi felaketlere ve facialara karşı da koruyucu kalkanlar oluşturmalıyız.

Bunu herhangi bir dersin içine yamayarak değil, başlı başına bir ders olarak ele alıp anaokulundan üniversiteye kadar hatta yetişkin eğitimini de içine alacak şekilde yaşam boyu sürdürmeliyiz.

Felaketler, facialar ansızın değil bağıra bağıra, gümbür gümbür geliyor ve biz hala kabahatliyi uzaklarda arıyoruz… Ne olur artık hayatı ciddiye alalım, şansa bırakmayalım. Bizi, biz düşünmezsek, başkası hiç düşünmez!..

Felaketler yüzyılı

Bilim insanları, yıllar önce içinde bulunduğumuz yüzyılın, “Felaketler Yüzyılı” olacağını söylemişti. Dünya genelinde savaşlardan doğal afetlere, salgın hastalıklardan yoksulluğa, yangınlardan kuraklığa, sosyolojik travmalardan teröre büyük acılar yaşandı. Arkası da gelecek deniliyor!

Peki o zaman daha neyi bekliyoruz?

Kendimizi kandırmaya, sorumluluk almaktansa. Sorumlu aramaya daha ne kadar devam edeceğiz?..

Özetin özeti: Kabahatli arıyorsak çuvaldızını önce kendimize batıralım!..
 
Geri
Üst