M
Mistycasino
Administrator
Yönetici
Kutsal ne kadar ilginç bir kavram. Nitelemek için kullanıldığı şeyi dokunulmaz hale getiriyor. Zaten sözlük anlamları arasında “Dokunulmaması, karşı çıkılmaması ya da bozulmaması gereken” de var. “Tapılacak, yolunda can verilecek olan” ya da “Tanrıya adanmış, tanrısal olan” gibi daha iddialı anlamlarının yanı sıra. Ve biz şu anda bir mesleğin kutsallığını tartışıyoruz. Soru şu: Oyunculuk kutsal bir meslek midir? Oldukça anlamsız bir konu olmasına rağmen her yeni isme uzatılan mikrofonla kartopu gibi büyüyor ve gitgide tuhaf bir tablo çıkıyor ortaya. Sanki birisi oyuncu olunca canlandırdığı bütün meslekleri de yapabiliyormuş, dolayısıyla ‘her şey’ olabiliyormuş gibi bir şey. Böyle bakarsan neredeyse ‘kutsal’ olacak, evet.
Konunun başına gidersek, görünüşe göre fitili ateşleyen Berna Laçin’in X hesabından yazdığı “En bariz estetikli bir oyuncuya mahallenin fakir kızını oynatmak kimin fikriydi acaba?” cümlesi olmuş ve kastettiği “Sahtekarlar”daki Hilal Altınbilek imiş. Bu paha biçilmez bir magazin malzemesi olduğu için bir muhabir tarafından Dilan Çiçek Deniz’e sorulmuş, o da “Herkesin her konuda çok fazla fikri var, herkesin her şeye cevap vermemesi gerekiyor” demiş ama cevabını esirgememiş. Bir de “İkincisi, oyunculuk bu kadar net sınırları olan inanılmaz kutsal bir meslek değil” demiş ki asıl kıyamet ondan sonra kopmaya başladı. “Nasıl değil?” Hayır, neden olsun? Deniz “Doktorluk, öğretmenlik gibi daha kutsal mesleklerimiz var” demiş ki neden bir mesleği kutsama derdindeyiz, bilemiyorum. Ama evet, başkalarının hayatını değiştirebilme özelliği ve bunun karşılığındaki çalışma şartları, dolayısıyla da fedakârlık üzerinden bakarsak tabii ki oyunculuktan daha ‘kutsal’.
Fakat o da ne? Ekin Türkmen ve büyük öfkesi devreye girdi bir anda; “Oyunculuk çok kutsal bir meslek! Yazık, bıktım sizlerden kapladığınız alanlardan! Saygısız, hiyerarşi bilmeyen cahiller”. Ünlemli bir paylaşım, konu tartışmaya kapalı ve tehlikeli bir ‘hiyerarşi bilmek’ eklenmiş. Askerlik gibi kuralları var anladığım oyunculuğun. Yani koca koca insanlar olabilirsiniz ama bir hiyerarşi var, eğitiminiz ve yaşınız kadar konuşabilirsiniz. Bu durumda Dilan Çiçek Deniz, 30 yıl beklese de konuşma hakkına sahip olmayacak çünkü konservatuvar diploması yok.
Bu kurallar çerçevesinde bakınca en çok konuşmaya hakkı olan Burak Sergen “Dünyanın en kutsal mesleğidir” dedi, noktayı koydu. Hatta noktayı daha da ileri taşıdı: “Ben doktor ve öğretmen oynayabilirim ama onlar benim yaptığım şeyi yapamazlar.” Sadece “Ciddi değildir değil mi?” demek istiyorum. Ya da hiyerarşi gereği susması gerekirken tatlı bir mizahla olaya değinen Enis Arıkan’ın dediği gibi “Bir doktor oyunculuk yapabilir sanki ama bir oyuncu açık kalp ameliyatı yapabilir mi, emin değilim”. Sadece soruyorum: Pek çok röportajda karşımıza çıkan “Hem pilot olmak istiyordum hem cerrah hem psikolog, oyuncu olunca hepsi birden olabildim” açıklamaları bire bir ‘gerçeği’ yansıtıyor olamaz değil mi? Hani “Role girdim, çıkamıyorum” çok da ideal bir durum değil çünkü. Bunu duyduğumda “Jeanne d’Arc’ın Öteki Ölümü” oyununda Tanrı oynayan Haluk Bilginer’in “Sahneden inince ben Tanrıyım diye dolaşsam herhalde deli derler” deyişini hatırlarım hep.
Neyse ki “filancanın falancaya cevabı çıldırtacak” başlıklarıyla köpürtülmeye devam eden tartışmada Nevra Serezli yumuşacık bir “Kutsal çok iddialı bir söz” fısıldayıvermiş hoyrat magazin evrenine; “Başka mesleklere kutsal demek lazım. Cerrahlar, pilotlar, doktorlar… Bizimkinin bir riski yok” demiş. Son derece deneyimli, şahane bir oyuncu, hiyerarşik olarak da uygun son sözü söylemeye. Bunun üzerine “Bakın yapabiliyorum” diye denemeye kalkacak biri çıkar diye çok korkuyorum. Umarım burada bitsin. Ameliyatlar cerrahlara, çocuk okutmak öğretmenlere, uçak uçurmak pilotlara kalsın lütfen.
Konunun başına gidersek, görünüşe göre fitili ateşleyen Berna Laçin’in X hesabından yazdığı “En bariz estetikli bir oyuncuya mahallenin fakir kızını oynatmak kimin fikriydi acaba?” cümlesi olmuş ve kastettiği “Sahtekarlar”daki Hilal Altınbilek imiş. Bu paha biçilmez bir magazin malzemesi olduğu için bir muhabir tarafından Dilan Çiçek Deniz’e sorulmuş, o da “Herkesin her konuda çok fazla fikri var, herkesin her şeye cevap vermemesi gerekiyor” demiş ama cevabını esirgememiş. Bir de “İkincisi, oyunculuk bu kadar net sınırları olan inanılmaz kutsal bir meslek değil” demiş ki asıl kıyamet ondan sonra kopmaya başladı. “Nasıl değil?” Hayır, neden olsun? Deniz “Doktorluk, öğretmenlik gibi daha kutsal mesleklerimiz var” demiş ki neden bir mesleği kutsama derdindeyiz, bilemiyorum. Ama evet, başkalarının hayatını değiştirebilme özelliği ve bunun karşılığındaki çalışma şartları, dolayısıyla da fedakârlık üzerinden bakarsak tabii ki oyunculuktan daha ‘kutsal’.
Fakat o da ne? Ekin Türkmen ve büyük öfkesi devreye girdi bir anda; “Oyunculuk çok kutsal bir meslek! Yazık, bıktım sizlerden kapladığınız alanlardan! Saygısız, hiyerarşi bilmeyen cahiller”. Ünlemli bir paylaşım, konu tartışmaya kapalı ve tehlikeli bir ‘hiyerarşi bilmek’ eklenmiş. Askerlik gibi kuralları var anladığım oyunculuğun. Yani koca koca insanlar olabilirsiniz ama bir hiyerarşi var, eğitiminiz ve yaşınız kadar konuşabilirsiniz. Bu durumda Dilan Çiçek Deniz, 30 yıl beklese de konuşma hakkına sahip olmayacak çünkü konservatuvar diploması yok.
Bu kurallar çerçevesinde bakınca en çok konuşmaya hakkı olan Burak Sergen “Dünyanın en kutsal mesleğidir” dedi, noktayı koydu. Hatta noktayı daha da ileri taşıdı: “Ben doktor ve öğretmen oynayabilirim ama onlar benim yaptığım şeyi yapamazlar.” Sadece “Ciddi değildir değil mi?” demek istiyorum. Ya da hiyerarşi gereği susması gerekirken tatlı bir mizahla olaya değinen Enis Arıkan’ın dediği gibi “Bir doktor oyunculuk yapabilir sanki ama bir oyuncu açık kalp ameliyatı yapabilir mi, emin değilim”. Sadece soruyorum: Pek çok röportajda karşımıza çıkan “Hem pilot olmak istiyordum hem cerrah hem psikolog, oyuncu olunca hepsi birden olabildim” açıklamaları bire bir ‘gerçeği’ yansıtıyor olamaz değil mi? Hani “Role girdim, çıkamıyorum” çok da ideal bir durum değil çünkü. Bunu duyduğumda “Jeanne d’Arc’ın Öteki Ölümü” oyununda Tanrı oynayan Haluk Bilginer’in “Sahneden inince ben Tanrıyım diye dolaşsam herhalde deli derler” deyişini hatırlarım hep.
Neyse ki “filancanın falancaya cevabı çıldırtacak” başlıklarıyla köpürtülmeye devam eden tartışmada Nevra Serezli yumuşacık bir “Kutsal çok iddialı bir söz” fısıldayıvermiş hoyrat magazin evrenine; “Başka mesleklere kutsal demek lazım. Cerrahlar, pilotlar, doktorlar… Bizimkinin bir riski yok” demiş. Son derece deneyimli, şahane bir oyuncu, hiyerarşik olarak da uygun son sözü söylemeye. Bunun üzerine “Bakın yapabiliyorum” diye denemeye kalkacak biri çıkar diye çok korkuyorum. Umarım burada bitsin. Ameliyatlar cerrahlara, çocuk okutmak öğretmenlere, uçak uçurmak pilotlara kalsın lütfen.