M 
		
				
			
		Mistycasino
Administrator
Yönetici
		 
	Betül Topaklı / Milliyet.com.tr -Türkiye neredeyse her gün yeni bir şiddet olayı yaşanırken, ne yazık ki failler de genellikle genç erkek çocukları oluyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar da çocuk ve gençlerin şiddete eğiliminin arttığını gösteriyor. Şiddetin ortaya çıkmasında genetik ve çevresel faktörler etkili olurken, çocuklar şiddeti çoğunlukla aileden ve kitle iletişim araçlarından öğreniyor. 17 şehirde ve 1850 lise öğrencisiyla yapılan bir araştırmada, öğrencilerin yüzde 74’ünü ailelerinden şiddet gördüğünü ifade ederken, aynı öğrencilerin yüzde 65’i ise şiddeti başkalarına uyguladıklarını söylüyor.Kitle iletişim araçlarından öğrenilen kavga, ölüm, cinayet gibi haberlerinin de çocukları olumsuz etkilediği biliniyor. Ayrıca aile ortamında şiddet içerikli olayların takibi (izlenmesi, dinlenmesi, okunması ve muhabbetinin yapılması gibi) çocukların şiddeti hayatlarının bir parçası olarak görmesini sağlayabiliyor ve normalleştirmesine zemin hazırlayabiliyor. Bununla birlikte çocukta bir yatkınlık varsa şiddet içerikli davranışların ortaya çıkmasını körükleyebiliyor. Aslında çocuklar şiddet içerikli davranışlar sergilemeye genellikle okul öncesi dönemde başlıyor.
Alıntı Metni
OYUNCAK TÜFEKLE METRODAPANİK YAŞATTI
En geniş anlamıyla sınır ihlali olarak isimlendirilen şiddet ve saldırganlık davranışlarından biri de geçtiğimiz günlerde Kadıköy metrosunda yaşandı. A.B.Ö. isimli genç elinde oyuncak tüfekle dolaştığı anları, sosyal medyada paylaştı. Yayınlanan görüntüler üzerine çalışma başlatan İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri, genci gözaltına aldı. Yapılan incelemelerdeşüpheli şahsın metro içerisinde elindeki oyuncak tüfeği vatandaşlara doğrultarak video çektiğini belirledi. Kimlik bilgileri tespit edilen A.B.Ö. (17) isimli yaşı küçük şahıs, Ümraniye ilçesinde yakalanarak gözaltına alındı. Peki ama çocuğun yaptığı bu davranışın ardındaki psikoloji neydi?
 
	'SİLAH DEĞİL, DİKKAT DOĞRULTTU'
“Bir oyuncakla yapılan hareket bile, bir toplumun ruh sağlığını sarsabilir” diyen Dr. Klinik Psikolog Pelin Hazer, “Kadıköy metrosunda elinde oyuncak tüfekle dolaşan ve insanlara doğrultarak video çeken 17 yaşındaki A.B.Ö.’nün davranışı, yalnızca bir 'şaka' olarak görülemez. Ergenlik döneminde beyin hâlâ gelişim aşamasındadır. Özelliklerisk algısı,empati becerisivesonuç odaklı düşünmemekanizmaları tam olgunlaşmamıştır. Bu nedenle bazı gençler, yaptıklarının toplumsal etkilerini kavrayamaz. Sosyal medyada 'ilgi çekmek' ve 'fark edilmek' kimi zaman gerçekliğin önüne geçebilir. Burada genç, aslında silah değil 'dikkat' doğrultmuştur” dedi.
'BU NOKTAYA BİR ANDA GELMİYORLAR'
Yanlışın yalnızca çocukta değil; sistemi kuran, gözetmeyen yetişkin dünyasında olduğuna da vurgu yapan Dr. Klinik Psikolog Pelin Hazer, “Çocuklar bu noktaya bir anda gelmiyor. Sürekli şiddet görüntülerine maruz kalan, medyada kahramanlaştırılan riskli davranışları izleyen, gerçek hayatta ise duygusal boşluklar yaşayan bir gençlikten söz ediyoruz. Ailelerin, eğitim sisteminin ve sosyal çevreninduygusal gelişimkadardeğer aktarımında da aksadığıbir tablo bu. Çocuğun sınırlarını öğrenmesi gereken yerde çoğu zaman yalnız bırakıldığını ya da ekranlara teslim edildiğini görüyoruz” uyarısında bulundu.
 
	Alıntı Metni
'ÇOCUĞUN İLGİ AÇLIĞI EVDE DOYURULMALI'
“Aile dijital çağın dışına düşmemeli, bilinçli bir şekilde içine dahil olmalı” diyen Dr. Klinik Psikolog Pelin Hazer, son olarak şu tavsiyede de bulundu: “Ailelerin çocuklarını yalnızca kontrol etmesi değil,onlarla aktif ilişki kurmasıgerekiyor. Yasaklamak ya da yok saymak yerine sosyal medya içeriklerini birlikte değerlendirmek, duygusal paylaşım kanallarını açık tutmak, değerler sistemini sadece sözle değil, davranışla aktarmak, çocuğun ilgi ihtiyacını evde karşılayabilmek büyük önem taşıyor. Bunlar, bu tür tehlikeli davranışların önüne geçebilmenin en güçlü yollarından bazılarıdır.Çocuk ilgi açlığını evde doyuramazsa, dışarıda tehlikeli biçimlerde aramaya başlar.”
