M
Mistycasino
Administrator
Yönetici
Libya, Muammer Kaddafi’nin 20 Ekim 2011’de öldürülmesiyle, “Arap baharının”en sancılı enkazlarından birine dönüşmüştü. Bu hafta devrimin yıldönümü olması sebebiyle, Türkiye’yi merkeze alarak, Libya’da neler olup bittiğine bakalım.
Ülke, aradan geçen 14 yılda kısmi bir istikrara kavuşsa da tam manasıyla toparlanamadı. Bugün hâlâ tek bir devlet otoritesi kurulabilmiş değil; dahası ‘bölünmüş bir egemenlik yapısı’ yerleşmiş durumda. Bugün hâlâ iki Libya var: Batı Libya’da bulunan Trablus merkezli “Ulusal Birlik Hükümeti”ve Doğu Libya’da Bingazi merkezli, Halife Hafter liderliğindeki “Libya Ulusal Ordusu”olarak bilinen asker-siyasi otorite.
Bu iki güç arasındaki çekişme, uluslararası desteğin de bölünmesiyle sonuçlandı. Mısır gibi bazı ülkeler Doğu’daki yönetimi desteklerken, Türkiye gibi bazı ülkeler Batı’nın yanında yer aldı. Bugün gelinen noktada ise iki Libya’yı birleştirmek için Birlemiş Milletler başta olmak üzere çabalar sürüyor, geçmişte Libya sahasında rakip olan ülkeler de diyalog ile meseleleri çözmeye çalışıyor. Fakat yeni denklem, yaşlanan Halife Hafter’in oğulları üzerinden yürüyen çekişme ve ülkenin geleceğine ilişkinbelirsizlik.
Türkiye’nin gözü Doğu’da
Libya iç siyasetindeki kardeşler çekişmesine dair yansıyanları paylaşmadan önce, bu bölünmüşlüğün, Türkiye açısından sonuçlarını aktaralım.
Hatırlayacaksınız, Türkiye ile Libya arasında 2019 yılında ‘deniz yetki alanları mutabakat muhtırası’ imzalanmıştı. Geçmişte Türkiye’ye mesafeli duran Doğu Meclisi’nde bu muhtıranın onaylanacağı haberleri çıktı. Türkiye de uzun süre Batı’daki Trablus hükümetini desteklemiş ama son bir yılda Doğu ile de teması sıklaştırmış ve politikasını ‘tüm taraflarla görüşmeye’ evirmişti. ‘İmzalanan bir mutabakat muhtırası olduğu için Meclis onay gerekmediği’ yorumları yapılsa da, Doğu Meclisi’nin vereceği bir destek büyük anlam taşıyacaktı. Fakat bu yönde bir adım atılmayınca ‘neden?’ diye sormak gerekti. Bu sorunun cevabını Doğu Meclisi içindeki siyasi tabloda bulabiliriz.
Bölünme ve Hafter kardeşler
5 oğlu olan Baba Hafter’in hâlâ etkisi olsa da, artık yaşlandığı için gücü 3oğlu arasında dağılmış durumda. Meclis’teki dağılım ve etki de bu paralelde. Saddam Hafter, en öne çıkan ve ‘halef’ olarak görülen oğlu. Libya Ulusal Ordusu’nun (LNA) komutanı. Halid Hafter ise iç güvenlik ve istihbarat ağında etkili rol oynuyor.
Zaman zaman iki kardeş arasında atamalar konusunda çekişme yaşanıyor. Uzun süredir, kara kuvvetleri komutanı ismi üzerindeki anlaşmazlık yüzünden gerilimin tavan yaptığı biliniyor. Belkasım Hafter ise daha çok ekonomik ve altyapı üzerinde çalışıyor, inşa-kalkınma işlerine bakıyor. Sıddık ve Ömer Hafter ise daha perde gerisinde. Bu kardeşlerin hepsi aynı doğrultuda hareket etmiyor. İç siyasette de savunma politikalarında da yabancı ülkelerle ilişkilerde de farklı görüşleri var. Örneğin Saddam Hafter, Libya’daki iç savaşın sona ermesi ve ülkenin yeniden inşası için uluslararası bir çözüm arayışını savunuyor. Bu çabalara destek veren Türkiye ile yakın ilişkiler kurmak istiyor.
Denizdeki üçgen
Saddam Hafter, ağırlıklı olarak Türkiye ve ABD çizgisine yakın olsa da, Halid Hafter Türkiye’ye mesafeli duruyor, daha çok Rusya çizgisinde olduğu belirtiliyor. Belkasım ise geçmişte Türkiye’ye yakınken, Mısır’ın etkisiyle Yunanistan’a kaymış gibi görünüyor. Bu yüzden deniz yetki alanları başlığında farklı bir pozisyon takınıyor.
Tabii bu onay meselesinin Doğu Meclisi’nden geçmesinde, Başkan Akila Saleh’in pozisyonunu da atlamamak gerekir. Saleh, geçmişte Türkiye karşıtı bir pozisyon takınsa da son dönemde kısmen daha ılımlı. Lakin yine de Mısır ile dirsek temasında temkinli duruşunu sürdürüyor.
Bu sadece bir başlıkta Türkiye’nin sonuçlarını yaşadığı bir tablo. Resmin geneline baktığınızda 14 yılın ardından doğu-batı birliğini sağlayamamış Libya’da, bir de bölünmüş yapılar içindeki bölünmeler ülkeyi hedefinden iyice uzaklaştıracaktır. Geleceğe dair analizleri bu bölünmeyi görerek yapmak faydalı olacaktır.