M
Mistycasino
Administrator
Yönetici
Fenerbahçe bu sezon Feyenoord maçından sonra en rahat galibiyetini aldı.
Futbol bakımından da oldukça iyi bir oyun sergilediğinden söz edebiliriz.
Üçüncü bölgede gerçekleştirdiği baskı daha ilk dakikalardan itibaren Fenerbahçe’ye üstünlük sayısını getirirken; maç boyunca Gaziantep FK’ne kaleyi göstermedi dersek abartmış olmayız.
Bunu şöyle bir veri ile daha açık hale getirelim.
Gaziantep FK’nün attığı gol sayısı 15, Fenerbahçe’nin 14’tü.
Burak Yılmaz’ın göreve gelmesinden sonra takımın maç başına gol ortalaması ikiydi ve ikinci haftaki Konyaspor karşılaşmasından sonra her hafta gol atmayı başarmıştı.
Ta ki Fenerbahçe maçına kadar.
Bu maçta etkili tek bir pozisyon geliştiremezken; oyun dahi kuramadı.
Fenerbahçe’de işlerin nasıl geliştiği de malum.
Teknik direktör ve Başkan değişimleriyle sezona girmekle kalmadılar; futbol olarak da fazlasıyla kısır bir oyun sergileyen, hatta taraftarı için neredeyse hiç umut vermeyen bir takım görüntüsü vardı.
Bu süreçte Fenerbahçe 3 beraberlik alarak ezeli rakibi Galatasaray’ın 6 puan gerisine düştü.
Kısaca hiçbir şey yolunda gitmiyordu.
Futbolu oturmamış, oyuncuları formsuz veya moralsiz, pas kalitesi düşük bir Fenerbahçe vardı.
Stuttgard maçında üst düzey bir mücadele sergilemesine karşın futbol ve pas kalitesi için benzer yorumları yapmıştım.
Yüksek mücadele gücü bir büyük takımın nasıl olmazsa olmazıysa belirgin ve anlaşılır, takip edilebilir bir oyun bunun tamamlayıcısıdır.
Fenerbahçe’nin en büyük sorunlarından biri de goldü!
Atana kadar hem taraftarı çatlıyor oyuncular da gerilimin dozundan boğuluyordu.
Gol gelmedikçe veya fark artmayınca oyuncuların inisiyatif alarak ön plana çıkma arzuları belirleyici hale geliyordu.
Dün Fenerbahçe adına bir dolu doğru bir aradaydı.
Ceza sahasına “düşen” bir toptan ilk defa yararlanmayı bildiler!
İkinci gol için atılacak manşet; “gol atmak işte bu kadar basit!” Olabilir.
Ceza sahasına etkili bir pas; topla buluşan oyuncunun eveleyip gevelemeden, müsait yere deplasman olmuş oyuncuya hemen iletmesi ve isabetli bir gol vuruşu.
Hep aynı vurguyu yapıyordum; Fenerbahçe orta yapmak yerine topu daha fazla ceza sahasının içine sokacak 1’e 2’ler veya 2’ye 3’lerle oynamayı başarması, becermesi gerekiyor.
Fenerbahçe’nin hala kaliteli pas ve orta sorunu var. Bu nedenle takımın boyunu genişletmek yerine birbirine yakın oynayan bir takım kurgusu oluşturmak çok önemli.
Tedesco’nun kenardan hep bu işareti yaptığını gözlemledik; birbirinize yaklaşın!
Savunmada da atak organizasyonlarında da.
Fenerbahçe zaten iyi savunma yapan, rakiplerine fazla pozisyon vermeyen ama çok basit hata yapan bir takımdı.
Yani savunma sorunu yoktu!
Sezon başında az önce konuştuğumuz formsuzluklar nedeniyle bir ara savunma zafiyeti de belirgin hale gelmişti.
Amrabat ve Fred o kadar kötüydü ki o bölgeden toplar vızır vızır savunma cephesine düşüyordu.
Önce İsmail ve sonra da Alvarez ile bu bölgedeki sorun, mücadele gücü yüksek bir takım hüviyetine dönüştü.
Öyle ki artık İsmail ön alan baskısına kayınca Alvarez merkezde tek kalmaya bile başladı.
Ve haftalardır yerden yere vurduğumuz Talisca!
2 isabetli şut ve 2 gol!
Talisca zaten buydu. Sorun onun çerçeveyi bulamamasından kaynaklanıyordu. İsabet skora etki etti.
Tedesco, Talisca’yı bence skoru artırmak üzere oynatmalı. Rahatlamış, üzerindeki gerilimi atmış bir Taslisca’nın neler yapabileceğini izledik sanki?
İkinci yarı oyuna giren Fred de çok uzun aradan sonra adam eksilten, oyunu açan ve kilit pas veren bir oyuncu görüntüsünde oynadı.
Evet…
Sezon başından bu yana ilk defa Fenerbahçe başını zirveye doğru şöyle esaslı bir şekilde kaldırdı.
Böyle bir galibiyete ihtiyacı olduğu kesin.
Devamını getirmesi gerekiyor. Beşliktaş derbisi bu anlamda önemlidir eşiktir!
Futbol bakımından da oldukça iyi bir oyun sergilediğinden söz edebiliriz.
Üçüncü bölgede gerçekleştirdiği baskı daha ilk dakikalardan itibaren Fenerbahçe’ye üstünlük sayısını getirirken; maç boyunca Gaziantep FK’ne kaleyi göstermedi dersek abartmış olmayız.
Bunu şöyle bir veri ile daha açık hale getirelim.
Gaziantep FK’nün attığı gol sayısı 15, Fenerbahçe’nin 14’tü.
Burak Yılmaz’ın göreve gelmesinden sonra takımın maç başına gol ortalaması ikiydi ve ikinci haftaki Konyaspor karşılaşmasından sonra her hafta gol atmayı başarmıştı.
Ta ki Fenerbahçe maçına kadar.
Bu maçta etkili tek bir pozisyon geliştiremezken; oyun dahi kuramadı.
Fenerbahçe’de işlerin nasıl geliştiği de malum.
Teknik direktör ve Başkan değişimleriyle sezona girmekle kalmadılar; futbol olarak da fazlasıyla kısır bir oyun sergileyen, hatta taraftarı için neredeyse hiç umut vermeyen bir takım görüntüsü vardı.
Bu süreçte Fenerbahçe 3 beraberlik alarak ezeli rakibi Galatasaray’ın 6 puan gerisine düştü.
Kısaca hiçbir şey yolunda gitmiyordu.
Futbolu oturmamış, oyuncuları formsuz veya moralsiz, pas kalitesi düşük bir Fenerbahçe vardı.
Stuttgard maçında üst düzey bir mücadele sergilemesine karşın futbol ve pas kalitesi için benzer yorumları yapmıştım.
Yüksek mücadele gücü bir büyük takımın nasıl olmazsa olmazıysa belirgin ve anlaşılır, takip edilebilir bir oyun bunun tamamlayıcısıdır.
Fenerbahçe’nin en büyük sorunlarından biri de goldü!
Atana kadar hem taraftarı çatlıyor oyuncular da gerilimin dozundan boğuluyordu.
Gol gelmedikçe veya fark artmayınca oyuncuların inisiyatif alarak ön plana çıkma arzuları belirleyici hale geliyordu.
Dün Fenerbahçe adına bir dolu doğru bir aradaydı.
Ceza sahasına “düşen” bir toptan ilk defa yararlanmayı bildiler!
İkinci gol için atılacak manşet; “gol atmak işte bu kadar basit!” Olabilir.
Ceza sahasına etkili bir pas; topla buluşan oyuncunun eveleyip gevelemeden, müsait yere deplasman olmuş oyuncuya hemen iletmesi ve isabetli bir gol vuruşu.
Hep aynı vurguyu yapıyordum; Fenerbahçe orta yapmak yerine topu daha fazla ceza sahasının içine sokacak 1’e 2’ler veya 2’ye 3’lerle oynamayı başarması, becermesi gerekiyor.
Fenerbahçe’nin hala kaliteli pas ve orta sorunu var. Bu nedenle takımın boyunu genişletmek yerine birbirine yakın oynayan bir takım kurgusu oluşturmak çok önemli.
Tedesco’nun kenardan hep bu işareti yaptığını gözlemledik; birbirinize yaklaşın!
Savunmada da atak organizasyonlarında da.
Fenerbahçe zaten iyi savunma yapan, rakiplerine fazla pozisyon vermeyen ama çok basit hata yapan bir takımdı.
Yani savunma sorunu yoktu!
Sezon başında az önce konuştuğumuz formsuzluklar nedeniyle bir ara savunma zafiyeti de belirgin hale gelmişti.
Amrabat ve Fred o kadar kötüydü ki o bölgeden toplar vızır vızır savunma cephesine düşüyordu.
Önce İsmail ve sonra da Alvarez ile bu bölgedeki sorun, mücadele gücü yüksek bir takım hüviyetine dönüştü.
Öyle ki artık İsmail ön alan baskısına kayınca Alvarez merkezde tek kalmaya bile başladı.
Ve haftalardır yerden yere vurduğumuz Talisca!
2 isabetli şut ve 2 gol!
Talisca zaten buydu. Sorun onun çerçeveyi bulamamasından kaynaklanıyordu. İsabet skora etki etti.
Tedesco, Talisca’yı bence skoru artırmak üzere oynatmalı. Rahatlamış, üzerindeki gerilimi atmış bir Taslisca’nın neler yapabileceğini izledik sanki?
İkinci yarı oyuna giren Fred de çok uzun aradan sonra adam eksilten, oyunu açan ve kilit pas veren bir oyuncu görüntüsünde oynadı.
Evet…
Sezon başından bu yana ilk defa Fenerbahçe başını zirveye doğru şöyle esaslı bir şekilde kaldırdı.
Böyle bir galibiyete ihtiyacı olduğu kesin.
Devamını getirmesi gerekiyor. Beşliktaş derbisi bu anlamda önemlidir eşiktir!