🎰 MistyCasino’a Giriş Yapmak İçin Tıkla!

Günde 500 test çözen mi yoksa?

M

Mistycasino

Administrator
Yönetici
İlk ve orta dereceli öğretim kurumlarından sonra üniversitelerin de açıklamasını heyecanla bekledik. Yeni öğretim yılında eğitimden ve öğrenciden beklentilerimiz konusunda belki bir şeyler değişir dedik. Umudumuz da o yöndeydi. Şu ana kadar görünen o ki değişen hiçbir şey yok!

Böyle gelmiş böyle gidiyor.

Peki istediğimiz bu mu?

Gelinen noktadan memnun muyuz?

Çocuklarımızın yarış atı gibi yetiştirmeye daha ne kadar devam edeceğiz? Üniversitelerde ikinci yerleştirme sonunda bile hâlâ 50 binden fazla kontenjan boş! Ortaokul ve liselerin bazılarında sınıf mevcutları 50’yi bulurken, bazıları üç, beş öğrenciyle öğretime başladı! Barınma ve burs konusunda ciddi sıkıntılar var.

Eğitim kademeleri içerisinde en önemli olan okul öncesi yine zorunlu hale getirilmedi. Bu önemli görev adeta Diyanet’e ve belediyelere havale edildi.

Ücretli öğretmen uygulamasından vazgeçilmedi, resen atamalarda büyük sıkıntılar yaşanıyor, son yılların en az ataması yapılmasına rağmen hâlâ ek atama yapılmadı! Bilişim Çağı’nda bilişim dersleri adeta rafa kaldırıldı. Sosyal bilimler başta olmak üzere sanat, spor, kültürel etkinlikler ve beceri odaklı atölye çalışmaları yine hiç kimsenin aklına gelmedi.

Unutmadığımız ve asla vazgeçemediğiniz tek şey sınavlar.

Yine her şey onlara göre planladı. Öğrenciler günde 300, 500 test çözmeye odaklandı, testle tost arasında sıkışıp kaldılar!..

Hani artık hepimiz bu sisteme isyan ediyorduk?..

Eğitim şart da nasıl bir eğitim?

Eğitim, çağlar boyunca, sorun değil, çözüm üreten altın bir anahtar olmuştur. Dünya genelindeki beklentiler de hâlâ o yönde.

Bizde ise maalesef tam tersi bir durum söz konusu.

Eğitim seviyesi yükseldikçe sorun çeşitliliği ve mutsuzluk katsayısı daha da artıyor. Mutsuzlar sıralamasının en tepesinde üniversite mezunlarının yer alması bu yüzdendir! Oysa bilgi güçtür, refahtır, farkındalık yaratmaktır ve en önemlisi de üretmektir! Peki bu bizde de var mı? Ters giden ne?

Eğitim ve bilim, kişinin ya da ülkenin ufkunun açmıyorsa, mum örneğinde olduğu gibi kendi dibine ışık vermiyorsa, kalkınmaya, refaha, demokrasiye, insan haklarına, doğaya katkı sağlamıyorsa bu konuda bir sorun var demektir.

Görünen o ki, eğitimin hemen her alanında kafa karışıklığı yaşıyoruz! Bu yüzden “ne için eğitim, kim için eğitim?” sorusuna samimiyetle cevap aramalıyız.

Eğitim, bir sınavdan diğerine koşup diploma koleksiyoneri olmak için mi var yoksa hayatımızı güzelleştirmek, çevremize ışık saçmak, ülkemizin kalkınmasına ve refahına katkıda bulunmak için mi var?

Doğru sorular sorup, doğru cevaplar almadığınız sürece “ne için, kim için eğitim alıyoruz?” sorusunun cevabını asla bulamayız

Her yıl milyonlarca çocuğumuza yaldızlı karneler, şaşalı diplomalar dağıtıyoruz. Yeni öğretim yılı açılışların büyük hedefler koyuyoruz ama nedense bu hayallerimizin ne kadar gerçekleştiğini hiç araştırmıyoruz!

Eğer iddia edildiği gibi diploma bir mutluluk kaynağı ise gençlerimiz, aileler, işverenler, hizmet alanlar, eğitim, üretim, kalite, liyakat, istihdam söz konusu olduğunda neden bu kadar mutsuzlar?..

Üretim ve tüketim konusunda müthiş bir dengesizlik var. Eğitimde durum farklı değil. İhtiyacımız olan sektörlere değil on binlerce, yüzbinlerce fazlası olan alanlara eleman yetiştirmeye devam ediyoruz. Ürettiğimizden çok daha fazlasını tüketiyoruz. Eğitim, bilim ve üretimi, katma değeri yüksek ürünlere dönüştürme konusunda yeterince çabamız yok.

İnovasyon Çağı’ndayız ama değişime karşıyız!

Cari açık, enflasyon, geçim sıkıntısı ve benzeri sosyo ekonomik sıkıntılar hep bu yüzden… 12 yıllık zorunlu temel eğitimin onlarca farklı amacı var ve sınavlara öğrenci hazırlamak onlardan sadece birisi.

Eğitim, iyi bir insan, iyi bir yurttaş, donanımlı, mutlu, milli ve manevi değerlere saygılı, geleceğe umutla bakan, ekmeğini taştan çıkartan bireyler yetiştirme başta olmak üzere tüm o değerleri çöpe atıp, çocuklarımızı günde 500 test çözen sınav köleleri getirdik. Peki eğitimden ve eğitimdeki gidişattan memnun olanımız var mı?

Olsaydık son 50 yılda, 20’yi aşkın Bakan değişikliği gerçekleşir miydi?..

Özetin özeti: Ne olur artık eğitimi ciddiye alalım…
 
Geri
Üst