M
Mistycasino
Administrator
Yönetici
Skynet’in kara listesine girme pahasına yapay zekânın (YZ) risklerini bu köşede uzun zamandır değerlendiriyorum. Peki biz deli miyiz, bu kadar olası olumsuzluğa neden katlanıyoruz? Geçen hafta tüpten çıkmış bir diş macunu metaforuyla anlatmaya çalıştığım gibi medeniyetin teknolojik olarak frene basmaya asla razı gelememesi tek motivasyon mu?
Yanıt parçalı olarak evet ama tüm tabloyu bununla açıklamak noksan kalıyor. Bireylerin gündelik hayatına veya kurumların refahına katma değer katmayan teknolojilerin sürekliliği mümkün değil. İnsanlık yapay zekâ ile bir fayda/risk takası yapıyor. Eve tadilat yaptırmak gibi düşünün:
Kaynaklarımızı harcıyoruz, sonucun tam nasıl olacağını kestiremiyoruz, risklerin bilincindeyiz. Ustanın bizden daha akıllı olduğunun farkındayız, sözüne ve niyetine de pek güvenemiyoruz ama bunların hiçbiri tadilat kararını etkilemiyor. Çünkü evimizin daha güzel olma ihtimali daha tatlı. Ustaların dünyayı ele geçirme ihtimali eskimiş bir duşakabinle yaşama olasılığından daha can acıtıcı gelmiyor.
Ancak söz konusu faydalar her zaman mikro ölçekte değil. Bu meret bizim gördüğümüzün de ötesinde işimize geliyor ve yarıyor. Bu bağlamda “ne faydası var bu YZ’nin” mevzusuna biraz geniş pencereden bakmak istiyorum.
İki konu öne çıkıyor
YZ ile ilgili “doğrudan faydalardan” bahsediyorsak çok başlık mevcut ama iki konu öne çıkıyor: Bizim sağlığımız ve gezegenin sağlığı.
Bir kere insan sağlığı ile ilgili YZ gelişmelerini fayda kavramı ile geçiştirmek haksızlık olabilir. Buna devrim demek daha doğru.
Röntgençekildiğinde doktorun gözünden kaçabilecek küçücük bir anormalliği YZ yakalayabiliyor. Google DeepMind’ın bir modeli, meme kanseri teşhisinde hata oranını yüzde 9 azalttı. Bu sadece istatistik değil,erkenden teşhis edilen milyonlarca insan demek.
StanfordÜniversitesi’nin YZ destekli EKG analizleri, kalp krizi riskini yüzde 25 daha erken tespit edebiliyor.
Dr. House gibi karmaşık vakalara teşhis koymak için arkadaşı Wilson’la konuşup bir anda aydınlanmasına gerek kalmıyor.
Bir hastanın genetik yapısına, medikal tarihçesine ve hayat tarzına göre kişiselleştirilmiş tedavi planları çıkarabiliyor.
Hastanın kendi durumuyla ilgili daha detaylı bilgi sahibi olmasını sağlıyor. Buradaki enformasyon desteği, şeytan tırnağı diye arattığımızda karşımıza cilt kanseri sonuçları çıkaran Google arama sonuçlarından çok daha zengin, isabetli ve kişiye özel.
Şu anda insanlık için en büyük ve somut tehdit ne? YZ’nin dünyayı ele geçirmesi mi? Hayır. İklim krizi. Ve ilginçtir; insanlık için tehdit olmasından korktuğumuz YZ bu alanda en güçlü silahlarımızdan birisi.
Çevreci keşiflerin hızlanmasını sağlıyor. Mesela daha çevreci bir bataryayı geliştirme ihtimalimiz artıyor.
Antarktika’daki buzullar eriyor mu? YZ bunu bizden 10.000 kat hızlı ölçüyor.
İklim krizine bağlı olağanüstü koşullar — sel, orman yangını gibi — için erken uyarı sistemleri geliştiriyor. Başımıza gelince önemini anlayacağımız konulardan.
Ve belki en önemli istatistik: YZ sistemlerinin 2035’e kadar yıllık 3.2 ila 5.4 milyar ton karbon azaltma potansiyeli var. Bu rakam, YZ’nin kendi karbon ayak izinden çok daha fazla.
Yerim dar olduğu için söz konusu örnekleri burada kesiyorum fakat YZ bir araç olarak insan yaşamının en derin krizlerine dair çözümler getiriyor, burası kesin. Sorun ise şu; bu çözümlerle ilgili adım atması ve karar vermesi gerekenlere kısaca insan diyoruz. Ve insanlar doğru karar vermeleriyle ünlü değil.
Bu yüzden gelecek hafta, daha dünyevi gerçeklere —günlük hayattaki YZ faydalarına— bakacağım, kendi hayatımdaki örneklerle anlatacağım.
Yanıt parçalı olarak evet ama tüm tabloyu bununla açıklamak noksan kalıyor. Bireylerin gündelik hayatına veya kurumların refahına katma değer katmayan teknolojilerin sürekliliği mümkün değil. İnsanlık yapay zekâ ile bir fayda/risk takası yapıyor. Eve tadilat yaptırmak gibi düşünün:
Kaynaklarımızı harcıyoruz, sonucun tam nasıl olacağını kestiremiyoruz, risklerin bilincindeyiz. Ustanın bizden daha akıllı olduğunun farkındayız, sözüne ve niyetine de pek güvenemiyoruz ama bunların hiçbiri tadilat kararını etkilemiyor. Çünkü evimizin daha güzel olma ihtimali daha tatlı. Ustaların dünyayı ele geçirme ihtimali eskimiş bir duşakabinle yaşama olasılığından daha can acıtıcı gelmiyor.
Ancak söz konusu faydalar her zaman mikro ölçekte değil. Bu meret bizim gördüğümüzün de ötesinde işimize geliyor ve yarıyor. Bu bağlamda “ne faydası var bu YZ’nin” mevzusuna biraz geniş pencereden bakmak istiyorum.
İki konu öne çıkıyor
YZ ile ilgili “doğrudan faydalardan” bahsediyorsak çok başlık mevcut ama iki konu öne çıkıyor: Bizim sağlığımız ve gezegenin sağlığı.
Bir kere insan sağlığı ile ilgili YZ gelişmelerini fayda kavramı ile geçiştirmek haksızlık olabilir. Buna devrim demek daha doğru.
Röntgençekildiğinde doktorun gözünden kaçabilecek küçücük bir anormalliği YZ yakalayabiliyor. Google DeepMind’ın bir modeli, meme kanseri teşhisinde hata oranını yüzde 9 azalttı. Bu sadece istatistik değil,erkenden teşhis edilen milyonlarca insan demek.
StanfordÜniversitesi’nin YZ destekli EKG analizleri, kalp krizi riskini yüzde 25 daha erken tespit edebiliyor.
Dr. House gibi karmaşık vakalara teşhis koymak için arkadaşı Wilson’la konuşup bir anda aydınlanmasına gerek kalmıyor.
Bir hastanın genetik yapısına, medikal tarihçesine ve hayat tarzına göre kişiselleştirilmiş tedavi planları çıkarabiliyor.
Hastanın kendi durumuyla ilgili daha detaylı bilgi sahibi olmasını sağlıyor. Buradaki enformasyon desteği, şeytan tırnağı diye arattığımızda karşımıza cilt kanseri sonuçları çıkaran Google arama sonuçlarından çok daha zengin, isabetli ve kişiye özel.
Şu anda insanlık için en büyük ve somut tehdit ne? YZ’nin dünyayı ele geçirmesi mi? Hayır. İklim krizi. Ve ilginçtir; insanlık için tehdit olmasından korktuğumuz YZ bu alanda en güçlü silahlarımızdan birisi.
Çevreci keşiflerin hızlanmasını sağlıyor. Mesela daha çevreci bir bataryayı geliştirme ihtimalimiz artıyor.
Antarktika’daki buzullar eriyor mu? YZ bunu bizden 10.000 kat hızlı ölçüyor.
İklim krizine bağlı olağanüstü koşullar — sel, orman yangını gibi — için erken uyarı sistemleri geliştiriyor. Başımıza gelince önemini anlayacağımız konulardan.
Ve belki en önemli istatistik: YZ sistemlerinin 2035’e kadar yıllık 3.2 ila 5.4 milyar ton karbon azaltma potansiyeli var. Bu rakam, YZ’nin kendi karbon ayak izinden çok daha fazla.
Yerim dar olduğu için söz konusu örnekleri burada kesiyorum fakat YZ bir araç olarak insan yaşamının en derin krizlerine dair çözümler getiriyor, burası kesin. Sorun ise şu; bu çözümlerle ilgili adım atması ve karar vermesi gerekenlere kısaca insan diyoruz. Ve insanlar doğru karar vermeleriyle ünlü değil.
Bu yüzden gelecek hafta, daha dünyevi gerçeklere —günlük hayattaki YZ faydalarına— bakacağım, kendi hayatımdaki örneklerle anlatacağım.